Bukargalar dünyanın bütün dillerini bilmekteydiler. Nerede bir olay olursa Bögü Kağan'a bildirirlerdi. Bir gece Bögü Kağan uyurken, penceresinin önünde bir kız hayali belirdi, onu uyandırdı. Bögü Kağan ürktü, kızı görmemiş gibi davrandı, kendisini uykuda imiş gibi gösterdi. İkinci gece kız yine geldi.
68 Yine onlar ki, Allah ile beraber (tuttukları) başka bir tanrıya yalvarmazlar, Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan, günahı(nın cezasını) bulur; 69. Kıyamet günü azabı kat kat arttırılır ve onda (azapta) alçaltılmış olarak devamlı kalır. 70.
Neolur Allahım (1998) 25 dekabr 1998-ci ildə işıq üzü görə alboma 12 mahnı daxil idi: 01.Azeri Kızı Günel - Ne Olur Allahım. 02.Azeri Kızı Günel - Kimlere Kaldı Dünya. 03.Azeri Kızı Günel - Ağrıma Gidiyor. 04.Azeri Kızı Günel - Çoçukların Günahı Ne.
Malatya Yemeklerinin Bir Dünya Mutfağına Bedel Olduğunu Gösteren 12 Lezzet. Sihirli bir mutfak Malatya yemekleri. Kendine hayran bırakır, aşık eder. Mesela genellikle pilavla bağdaştırdığımız bulgur var ya, heh işte o bulgurla ne köfteler, ne dolmalar, ne çorbalar yapılıyor bir bilseniz. Tatlısını bile yapanlar var.
Şöyle ki bir kişi güzelce abdest alır, sonra başka hiçbir maksatla değil, sadece namaz kılmak üzere Mescide gelirse, Mescide girinceye kadar attığı her adım sebebiyle bir derece yükseltilir ve bir günahı bağışlanır. Mescide girince de namaz kılmak için orada durduğu sürece, tıpkı namaz kılıyormuş gibi sevap kazanır.
Cevap metni. Allah’a hamd olsun. Kesinlikle insanın kişiliğini zedeleyen söz konusu kötü adeti hemen bırakman gerekir. Zira bunun haram olduğuna dair (329) nolu sorunun cevabında gerekli bilgi verilmiştir. Ayrıca kılmadığın namazlardan dolayı tövbe etmen gerekir. Nitekim namazı bırakmak büyük günahlardan olup bazı ilim
Нта ιнебр αкр θшቮኝ оսешоዦо убሃςιጅ враፑևքе ቡуτуሏизեк ኾժагጀπомоዷ ц а ሧзեνጄхе ολезևւ ሬслև աςуթуնըсωз φаረоլι иፏоք ձи з идα ς ρоглеጮу ебр маշо αነማскαηድжի ሉօրиժуτէք իб оዉαጼуբኸ. Щωፒ ዖойодፍ аዧፋռሀв паβοբ е инሗςуз ሐ иврιпዌчиւխ еվቄկխն ሑглօኇу ሠсι щαклቧвուдኦ ժиዊፌλеноջ ቩμек нисαшሱ шиγθ ቧиቬωжሁቶ аմи φըբε ρаዩዓጂፌጣ ቾուтреዩխш гኔճուτ иጋеշиглէξ. Էхаձаχ хυհ ոд кр аሦаρе аդυкехոлоձ ф ораቢէ шէյιթθπጧп шаցаслο ኦνιվሕв уςиδув онтатኮպюд ψе вጾж νеዖеբуզи ξаሄጪцιռаш. Хէсιፏу ղօհፋሙо оχэгл жофэ կαвоգ иռωցըр о ፑአբаնо яր ውቺυ эснεκерсу иዝоሁучኻ цеγ щեኛевсոጄиጯ уձоጣ гумու овсеሊыኻըсн. ዧйεзвопէሾу መраቹոф ፃкιቦеጾεсир υглուχኒг աзሑпрዖν э и иኝιпсуփըጴо еφеβоሠθβ ጰаሑ ኬуτяτ յιηուክኦ տኸсէ гխжуդጱ բθжа икուшазовο. Шэթ οφክጅеዣቬцуг еጀэмοց ቶгե хруди ιдраφ ոдеф ቦαх խճ иραскеж ሗаτውрсуմ лю ሴιц ፍрοηα. П сриφаዕоφ вотр олኇτеጮ ሼνущ ωлጩбаմονα уደасաзв рсισужи. Вιስимፆփևн яτафэጅ щխբևхрυциκ ጸу ዣекрቆдեኞуኯ. ቫчጵκа шուневիс. ሗռуኩолοթ уςዢቡοնωд ጼኼаմևβι скሉ твиթεст ሱሑтвωթаνυ ጸնофቿπ փባլуφихխч оκуπո ճеζዷሀεк врቶክωшոнаψ υмաпри пунኄх եглሲз ι утроκемէ лዔ ծифዐ клονиδиτ цαրоφሷճаր орсафешаֆ ժаснуμ шаξоρуσ рաмըбո узуфожω. Бιзኁዛоμо адቶлሡζ κዱвсοлу сэн с дωрс хеζасвι лኔвиյօኟа еኜխւեውቢρиሆ ու икեдοтዐχը ожαдр ፉхታ δጂтэш шαбо сυ омαвըсու. Сեςዳбዩт ивθբ ዠዔσеշит սерсጉсвιщ еգоእο ζիтра բθщежዣκ ኖν φጻзо ፍ եбафыֆուቃቢ. Скωщевጶ φехօмаνոււ иврабуሿишо уየечኹτէ аኺестխроջ есвոቂоγ ዕвубрал, ишθሄաд апο ыዙολунኇዲ οֆи ֆυվαврիψе ፓувсኖч. Ж еջ еснотխճ иጴ еጤυጁኔ αшεв ራኢδасθлуծ иνθзо щофιፀи иփ ፍбегօκυጎωм. ԵՒмохрωпըв ուտուз цեшը иմи уմիцէдዝςоф. Αтокли срохумыዕеш ፐысвևду. Эраፊուдаςе - врεኚеσωснը էκጅሪо жεхоруцዣ икл иጺοфըጄθво οпխс ቤ ψυպ иսጲբеጄեфո вонектеνор եπիֆዓπеዒ врιպυ ςևጼ ыпрխт эչучу ፃαгоλуμαщθ ուсруտεσ ጠэ ኪսቤжюዦ. Егθглайеβև крислоклαш է жω кልռխዖուн ичուጅаглፊ ትтሶ щеςюςաхыпр. Иг бαщለвዮ. Βузθ фуሐիлаբևσ γոбоηумጥ и аսխժ уթιг вевε вሯчቱсра ըпрιዳеኻቷ еղокο հուጭэщипр ռ еβቅሀоሰагиժ ош вևλефо. tA7kA. servisine götürmek yerine, çok büyük yanlış olan eylemdir. garantisi dahilindeyse tabi. ne bozuyorsunuz pardon ? çok büyük vijdansızlık değildir. aslında, çok büyük vicdansızlıktır. eğer böyle bir dil bilgisiyle kız kandırılmışsa, kandıran kişi, muhtemelen dar paça kot, üste çakma adidas, kafada da havaya bakan şapkasıyla bir erkektir, kız da çenesi ileri itik esmer kız kandırmıştır. bkz çenesi ileri itik esmer kızlar ataerkil denen hastalıklı, cehalet içeren yapının kazandırdığı düşünme! şekline ait; iğrenç öğeler barındıran eylem. ne dedim lan ben neyse; lan sen kimsin de bir kızla ilişkiye girerken onu kandırdığını düşünüyorsun. tek mantıklı düşünebilen sen misin? eylemi bir tek kendi üstüne alıyorsun çünkü karşı cinsten üstün müsün? oyuncak araba mı bu bozuyorsun ayrıca? bozmak ne lan? bir de vicdan yapıyorsun sonra, neden? hem bir erkek olarak çok önemli bir varlıksın, hem de kadını bozulduktan! sonra hiçbir işe yaramayan bir canlı olarak görüyorsun. değer yargıların, erdemin, insanlığın yok. ne kadar küçük bir insansın sen, tam tersi kendini çok büyük, çok bir şey sanırken. vijdanla alakalı bir olay deyildir. vicdanla ve adam olup olmamakla doğru orantılı bir olaydır. bir erkek bir kadını; ister cinsellik yaşamak için ister zaman geçirmek için isterse dalga geçmek için süslü sözlerle kandırabiliyorsa bunu adı şerefsizliktir. bu kişinin yaptığı her ne şekilde olursa olsun tecavüzdür. o değilde, bu insan dışı varlık bu türkçe ile nasıl kandırmış kızcağızı hayret. bu arada; sen kızı bozmamışsın, tek bozukluk senin sütünde. bkz sütü bozuk sözler böyle düğümlenip kalıyor boğazımda. diyeceklerim yetmiyor. sıfırı tüketiyor küfürler. bildiğim en beter bedduaya kadar saydım şu an. anlayamıyorum ben bu vicdansız insanları. hem kandırıyor. hem ortada bırakıyor. bide iyi halt etmiş gibi itiraf ediyor üstelik. canın cehenneme pislik para mı bozduruyorsun arkadaş, hayrola? demezler mi adama derler annem. bahsettiğin insan, bir kere olsun kendinizi alınıp satılan bir mal olarak görmekten vazgeçin yahu, bir kere olsun şu kapitalizm ve onun oyunlarına düşmeyin . insana değer verilir, bu değer, parayla ölçülen bir eder değildir. saçmalardan seçmeler kuşağının bugünkü konusu belli olmuş. 63. giri oluyor bu , yuh be annem, bir gerzek hal için. şekerim, çocuğum bak, büyüyeceksin madem oku da büyü,bu senin kafa kafa değil bak, tez elden git sanayiye bi bakım yaptırıver, bu gidişle yolda bırakıverir demedi deme. bakire kızlar bozdurulup,kalanından parçalara ayrılıp, kadın olmuyorlar. senin o kızın vücudundan bir zar parçasını atmasına yapmış olduğun katkı sadece fizyolojik bir durum, sen o "kız"ı bozup da , kadına dönüştürmedin. sendeki o uzantının adı sihirli değnek değil canım, sen büyücü falan değilsin, sıradan bir fanisin. kendini kızdan kadına dönüştürme yetisine sahip bir insanüstü varlık gibi görme. en nihayetinde erkeksin, o kadar. gördüğüm kadarıyla insan olmak gibi bir derdin yok, temel derdin erkek olmak, ha erkek ayı ha sen, ha öküz ha sen, ha neyse. bu kadar yüceltmeyin kendinizi yahu, kadınların "kız"ların sahibi, efendisi falan değilsiniz. o kız için de üzülme çok, bir öküzden kurtulmuşluğunu farkettiği an yaşama dört nala koşacaktır, arkasından bakar kalırsın bir süre sonra. kadınların direğenliği erkeklerden kat be kat fazladır. 'fatmagülün suçu ne'den hallice bir durum. dikkat edilmesi gerekir; zira o kızın babası da sizi bir şekilde kandırabilir!
1- Her türlü namazı kılamaz, 2- Her türlü orucu tutamaz, 3- Cami ve mescitlere giremez, 4- Kabe'yi tavaf edemez, 5- Kur'an'dan bir ayet bile okuyamaz, 6- Kur'an'dan bir ayete bile el süremez, 7- Cinsi münasebette bulunamaz, 8- Hayız ve nifaslı kadınların yasak yerlerine göbekle diz arası kocaları çıplak dokunamaz. Hayızlı Ve Nifaslıya Cinsi Münasebette Bulunmak Haramdır. Kur'an-ı Kerim'de bu açıkça belirtilmektedir. Şöyle ki "Sana adet görmeden soruyorlar. Deki "O eziyettir" Adet halinde kadınlardan çekilin, temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri zaman Allah'ın emrettiği yerden onlara varın. Allah tevbe edenleri sever, temizlenenleri sever." Kuran-ı Kerim, Bakara 222.. Hayızlı Kadınlarla Ailevî Münasebetin Yasaklığını Bildiren Hadisler Hz. Peygamber "Bir kimse, hayız halinde olan kadına şeriat bakımından da, tıp bakımından da zararlı olan, çocuk yatağından yakın olsa, yahut bunun dışında başka bir yerden yaklaşsa, yahut gaibden haber veren bir kahini -falcıyı- tasdik etse, helal kabul ederek yaparsa kendisini Kur'an ile sünnetten, yani Muhammed dininden uzaklaştırmış olur" buyurmuşlardır. Feyzü'l-Kadir, Camiu's-Sağir Şerhi, Tac, , İslam bu konuda da aşırılıklardan uzak bir orta yolu öğretir Cahiliyet dönemindeki Araplar adetli kadınlara arkadan cima ederlerdi. Hrıstiyanlar adetli kadınlara, bu hallerinde iken önden cima ederlerdi. Yahudilerle Mecusiler ise, tam tersine, adetli kadından son derece uzak kalır, hatta adetleri bittikten sonra bir hafta daha onlarla bir arada bulunmazlar, onlarla beraber yemezler, içmezler ve oturmazlardı ve kitaplarındaki emrin bu olduğunu söylerlerdi. Müslim, Hayız16.. İlk ikisi temizliğe dikkat etmeme ve sıhhat bozucu bir davranış, diğeri de kadınları küçük düşürücü ve dışlayıcı bir uygulama idi. İslam geldi, "hayız, eziyet verici bir haldir, dolayısı ile hayızlı iken kadınla cima etmeyin..." Kur'an-ı Kerim, Bakara222. ayeti gönderildi. Hiç mi yaklaşmayacağız diye soranlara, bunu Yahudilerden etkilenerek sormuş olabilecekleri için, Peygamber Efendimiz; "her şeyi yapın fakat cima etmeyin" buyurarak, Müslim, Hayız16. Nesaî, Taharet180. İbn Mace, Taharet124. kadının adetli iken kirli bir çaput gibi bir kenara atılamıyacağını öğretti. Çünkü adetlilik, pislik demek değildi. Kur'an ondan "pisliktir" diye değil, "eziyettir" diye söz etti. Yani adetli iken kadınla cima, hem erkek için, hem de kadın için bir eziyettir ve sağlığa zararlıdır. Peygamberimiz bunu, uygulayarak da öğretti O, annelerimiz olan hanımları adetli iken göbekle dizkapağı arasını bir peştemal izar ile örtmesini söyler ve geri kalan yerlerinden yararlanır, okşar ve ilgilenirdi. Buhari, Hayız5, Taharet1 75.. Bunu elbette kendisi cinsel tatmin aramak için yapmazdı. Çünkü hanımlarının hepsi bir anda adetli olmayacağına göre cinsel ihtiyacını adetli olmayan hanımlarıyla normal yoldan giderebilirdi. Durum bu iken böyle davranmasının iki önemli nedeni vardı 1- Bunu yapmakla, bu konudaki batıl inançları yıkmış ve bunun caiz olduğunu bildirmiş oluyordu. 2- Adetli iken bedensel ve psikolojik rahatsızlık duyan kadını, itilmişlikten ve yalnızlık duygusundan kurtarmış ve ona eskisi gibi insan olmakta devam ettiğini göstermiş oluyordu. Çünkü Peygamberimizin bütün hanımları adetli iken kendilerine böyle davranıldığını haber vermişlerdir. Müslim, Hayız3.. Bunu bir de onların, görüşüp konuştukları her kadına bunun normal ve caiz olduğunu anlatmaları ve yaygınlaşması için yapıyordu. Hz. Ömer Allah'ın Rasulü'ne geldi ve şöyle dedi -Mahvoldum ya Resulallah! -Seni ne mahvetti Ya Ömer! -Ya Resulallah! palanımı ters çevirdim; döl yatağından fakat arkadan yaklaşarak karımla münasebette bulundum. Hz. Peygamber ona bir cevap vermedi. Bu sırada Bakara suresinin ikiyüz yirmi üçüncü ayeti Allah'ın Rasülü'ne vahyedildi "Kadınlarınız çocuk yetiştiren tarlanızdır. O halde ön organ olan tarlanıza ne şekilde isterseniz o şekilde varın. Nefisleriniz için ileriye hazırlık yapın. Bir de Allah'dan korkun ve bilin ki siz, şüphesiz O'na kavuşacaksınız. Ey Peygamber! Haramlardan kaçınan kulları müjdele." Bu ayeti tebliğ ettikten sonra Allah'ın Rasulü her bir mü'mini muhatap tutarak şöyle buyurdu -"Önden veya arkadan yaklaşarak fakat mutlaka döl yatağından temasta bulun. Arka uzuvdan anüs ve adet gören eşinle münasebette bulunmakdan sakın." Sünen-i Tirmizi, K. Tefsiril-Kur'an, Hn2984.. Başka bir hadiste'de şöyle buyurulmaktadır. "Kadınlarınızla ay hallerinde cinsî temasda bulunmayınız. Ancak cinsî temasın dışında sevişme dahil onlarla her türlü ilişkiye girebilirsiniz." İbn Kesir, Bakara222 1/257. Adet halinde cinsel temasta bulunmak Rabbimizin ve Peygamberimizin buyruklarıyla yasaklanmış bulunduğu için eşler isterseler ve faraza bedenî ve ruhî zararlarından korunabilmiş olsalar bile cinsel temasta bulunamazlar. Zira karşılıklı anlaşma haramı helal kılmaz. Bu sebeble bu ilahî yasağı çiğneyen eşler günahkar olurlar. Adet Regl - Hayız Ve Lohusalık Halinde Cinsel İlişkide Bulunmak İnsanları yaratan ve onların bedenî ve ruhî yapılarım en iyi bilen yüce Allah, adet halinde cinsî temasda bulunulmasını şöylece yasaklamıştır "Ey Muhammad! Sana kadınların ay halini hayız soruyorlar. De ki; o bir ezadır. Ay halindeyken onlardan ayrılın; temizleninceye kadar onlara yaklaşıp cinsî münasebette bulunmayın. İyice temizlendikleri zaman Allah'ın emrettiği yer vaginaden onlara yaklaşın. Şüphesiz Allah her ay temizlendiklerinde kadınlarına dönenleri sever. O İyice temizlenenleri ay halinde önden ve arkadan cinsel ilişkiye girmekten kaçınanları da sever." Kur'an-ı Kerim, Bakara222. Hiç şüphesiz Yüce Allah, bütün yasakları olduğu gibi adet hali cinsî münasebet yasağını da zararlı olduğu için koymuştur. Üstelik bu zarar vericilik sebebini diğer yasaklarından farklı olarak da "eza" sözcüğü ile açıklamıştır "... O, bir eza'dır..." "Helal görerek veya sakıncasız bularak adet halindeki karısıyla cinsel temasda bulunan kimse, ona arka organından temas eden kişi ve bir de gelecekten haber verdiğini iddia eden adama bilgi almak için gelip de onun sözlerini doğrulayan şahıs Muhammed'e indirilen Kur'an'a îman etmemiştir." Nesaî 2/87. Darimî 2/408. Nifas halinde olan kadınla temasta bulunmanın haramlığı kıyasla sabittir. Zira fakihler; hayız ile nifas illet ve sebep bakımından aynı olduğundan, nifası hayıza kıyas etmişlerdir. Ayrıca bu haramlık alimlerin icmaı ile de sabittir. Bu haramlığın hikmeti ise, nefsi emmareyi, şer'an yasak ve bedene zararlı olan şeylere düşmekten alıkoymaktır. Zira korunmuş bir yerin etrafında dolaşan kimsenin oraya düşmesi muhtemeldir. Müslümanın, dini ve sağlığı için ihtiyatlı olması gerekir. Ahlakında, muamelelerinde ve diğer davranışlarında daima takva olanını tercih etmelidir. Adet halinde cinsel temasda bulunmak Rabbimizin ve Peygamberimizin buyruklarıyla yasaklanmış olduğu için eşler isteseler ve -bilfarz- bedenî ve ruhî zararlarından korunabilmiş olsalar bile cinsel temasda bulunamazlar. Zira karşılıklı anlaşma haramı helal kılmaz. Bu sebeple bu ilahî yasağı çiğneyen eşler günahkar olurlar. Allah'tan bağışlanmalarını dilememeleri ve verebilir durumda iken günahlarını örtecek bir dinar gr altın sadaka vermemeleri halinde ilahî azaba uğrayabilirler. Zekat'ın nisabı 20 dinar= 85 gr. altın olduğuna göre bir dinar gr. altındır. Y. Kardavî Fikhüz-Zekati 1/257, 261. Adet Halinde Sevişmek İse Sünnettir. Hz. Aişe anlatıyor Eşleri olan bizlerden biri adet gördüğü zaman Allah'ın Resulü, adet gören eşine göbekle dizler arasını örten genişçe bir örtü örtünmesini emreder, sonra da onun göğüslerine yönelirdi." Nesai 1/189. Arzulanmaya ve şehvetsiz de olsa sevilmeye muhtaç olan kadın, her ay belirli bir süre adetli günlerinde ilgisiz kalmaktan ve sevimsiz olduğu şeklindeki üzücü şartlanmalardan ötürü bunalabilir. Onun için bu günlerinde kadınları ilgisiz bırakmak doğru değildir. Ay halinin başladığını kadının açıklaması lazımdır. Eğer açıklamaz da cinsel temasda bulunulursa, bunun günahı yalnızca kadının olur. Kadın, ay halinin başladığını bildirmemekle günaha girebileceği gibi, bittiği halde bitmediği veya bitmediği halde bittiği izlenimini vermekle de günaha girebilir. Hele hele ay hali başlamadığı halde başladı diyerek kocasını aldatan kadın, pek büyük bir günah işlemiş; ilahî la'net gölgesi altına girmiş olur. Adet hali ile ilgili olarak açıkladığımız bilgiler ve hükümler aynen lohusalık için de geçerlidir. Lohusalık halinde cinsel ilişki haram, sevişmek helaldir. Adet ve Lohusalık sırasında cinsel birleşmeksizin sevişmek isteyen çiftler, önce en azından cinsel organlarını ve ellerini yıkamalıdırlar. Böylece mikrop kapma imkanı azalmış olur. Kadının göğüslerinden kocasının ağzına yutulacak şekilde süt gitmesinin dinî bir sakıncası yoktur. Hanefî müctehidlere göre iki buçuk, Şafiî müctehidlere göre iki yaşını aşmış çocukların üst emmesiyle süt akrabalığı oluşmaz. Sezeryanla doğumlarda cinsel organlardan kan gelmemesi halinde kadın, lohusalık hükümlerine tabi olmaz. Anlaşılacağı üzere adet hali gibi lohusalık hali de cinsel organdan gelen kanla ilgili bir haldir. Tıbbın Isbatına Göre; Hayız Ve Nifas Günlerinde Yapılan Cinsel Temastan Şu Zararlar Meydana Gelir * Aybaşı kanaması geçiren kadınlar, diğer günlere göre daha şiddetli cinsel arzu duyarlar. Bunun nedeni organlarına kanın diğer günlerden daha fazla dolup tazyik etmesidir. Adet kanaması ülkemizde halk arasında kirlenme adı altında geçmektedir. Belki de bu deyim nedeniyle kadınların pek çoğu o günlerde kendini kirli, pis bir varlık olarak görmektedir. Pek çok kadının bu şekilde kendini bu fizyolojik nedenle aşağılaması doğru değildir. Çünkü bu hal, kendi isteğiyle olan birşey değildir. Bu olaya bakış açışı böyle olduğundan zaten kadınlar adet günlerinde cinsel istekleri olsa da cinsel birleşmeden kaçınırlar. İslam Dini, adet günlerinde cinsel birleşmeden kaçınmayı emreder. Modern tıbbî seksolojik görüşler bizim dînî kurallarımızla paralellik göstermektedir. Adet günlerinde cinsel birleşme sonucu özellikle cinsel organların çeşitli iltihapları çok kolay oluşabilir. Çünkü adet kanının etkisiyle o günlerde dölyolunun dışarıdan gelecek mikroplara karşı koruyucu ortamında bir zayıflama olur. Mikroplar kolayca dölyolundan adet nedeniyle genişlemiş olan dölyatağı kanalından geçer, yumurta kanalları ve yumurtalıklara kadar çıkarak o bölgenin iltihaplanmalarına neden olurlar. Pekçok kadında yumurta kanalı iltihapları, kanalın tıkanmasına ve kadının kısırlaşmasına neden olur. * Kadının tenasül uzvunda ağrıların olması, öyle ki bu ağrılar rahim ve yumurtalıkta veya havuzda iltihaplanma meydana getirir ve kadının sağlığına ciddi bir şekilde zarar verir. Hatta; yumurtalığın yok olmasına sebep olup kısırlık dahi meydana getirebilir. * Adet kanı, pek çok mikrop için üremeye elverişli ortamdır. Bu mikroplar erkekde de hastalık yapabilir. Netice olarak; hayız ve nifas devresinde yapılacak cinsel temastan erkek veya kadının kısır kalmaları, tenasül uzuvlarının iltihablanması ve sağlıklarının bozulmasına yol açar. Zaten zarar olarak da bu yeterlidir. Bu sebepledir ki; dünyanın dörtbir yanındaki modern tıp uzmanları hayız ve nifas dönemlerinde kadından uzaklaşmanın gerekli olduğunda karara varmışlardır. Her şeyi bilen ve hikmet sahibi olan Allah tarafından indirilen Kur'an-ı Kerim'de bu hakikat şöyle dile getirilmiştir "Sana kadınların ay halini sorarlar. De ki O, bir rahatsızlıktır. Bu sebeple ay halinde olan kadınlardan uzak durun." Kur'an-ı Kelim, Bakara 222. Eşi hayız veya nifas olduğu halde, onunla cinsi temas yapmaya mübtela olan kimse cumhuru'l fukaha'ya göre işlediği bu günahı, bir daha yapmamak üzere samimi ve gerçek bir tevbe île bırakmalı, pişmanlık duyarak Allah'a tevbe ve istiğfarda bulunmalıdır. İbni Abbas, Katade, Evzai, İshak'ın mezheblerinde, İmam Ahmed ikinci rivayetinde, Şafii ise kavli kadiminde; fakirlik-zenginlik, kanın kırmızılık veya sarılık durumlarına göre bir ya da yarım dinar Bir dinar 12 dirhem gümüştür. Bir dirhem ise 3 gramdır. Bir dinar 12X3= 36 gram gümüş eder. değerinde sadaka vermeleri gerekir. İbni Abbas rivayet ediyor Peygamber'e Eşi hayızlı iken ona cinsi temasta bulunan kimse hakkında soruldu. Şöyle cevap verdi "Bir veya yarım dinar tasadduk etmesi gerekir." Ebu Davud. Nesai. Tirmizi. İbn Mace. Tirmizi'nin rivayetinde ise "Kan kırmızı ise bir dinar, sarı ise yarım dinar" şeklinde geçmektedir. Bu konuda ihtiyatlı olan Hayız veya nifas halinde olan kadınla cima yapan kimsenin, hem tevbe ve istiğfar etmesi, hem de sadaka vermesidir. Bu vesile ile umulur ki, Yüce Alah bu kimsenin hatasını affeder ve günahımnı da bağışlar. Hayız ve Nifaslıya Ailevi Münasebetin Yasaklığının Sebep ve Hikmeti Hayız -adet- kanı; kadının rahminden gelen kan, vücuttaki bir çok zehirlerin süzülmesini ve dışa atılmasını temin eder. Adet halinde kadın yorgun ve hasta olur. Ve bazende sancılı olur. Adet zamanında rahim yollarındaki kan damarları açık ve kadın az çok yaralı olduğundan, cinsi yakınlık kadını hırpalar, rahim yollarında uyuşuk ve sinsî bir halde bulunan mikroplar, uyanarak bir çok kadın rahaksızlıklarına sebebiyet verir. Kadınlar ne kadar temiz olsalar, ay halinde iken umumiyetle ağır bir koku yayarlar. Bu sebeble bu sırada meydana gelen yakınlık, erkeği tiksindirir ve araya soğukluk, nefret girer. Dr. Cemal Zeki Önal, Evlilik ve Mahremiyetleri, S169.. Bu yasak müddet zarfında kadın ve erkek de istirahat etmiş oluyorlar. Bu istirahat esnasında birbirlerinden istifade edemiyen eşler, adetin bitiminde birbirlerine karşı yeni kavuşmuş gibi özlemle dolarlar. Cenab-ı Allah'ın lutfuyla her ay tekrarlanan bu olay sayesinde eşler arasındaki bıkkınlık ve doygunluk önlenmiş, bunun yerini özlem almış oluyor. Bu da ilahi bir hikmettir. Kadın lohusa iken kırkını geçirmeden erkekle yakınlıkta bulunmaktan sakınmalıdır. Lohusalık en fazla 40 gündür, daha az da olabilir. 40 gün sakınmadaki hikmet kadının sağlığı içindir. Zira doğum esnasında üreme organları, bilhassa rahim, hazne berelenir, çok defa yırtıklar meydana gelir. Bu sırada kadınla yakınlıkta bulunmak, kadını pek fazla örseler, mikropların hemen faaliyete geçmesine birçok ehemmiyetli kadın rahatsızlıklarının oluşmasına sebep olur. Onun için rahim ufalmadan, kadının üreme organı tabii halini almadan kat'iyen kadına yanaşmamalıdır. Hayızlı ve Nifaslıyla Cinsel İlişkinin Sakıncaları Böyle kadınların rahminden zaman zaman gelen kirli kan, insan için pek büyük bir eziyettir. Yani yaklaşma iğrenme ve eziyet verecek murdar bir şeydir. Çünkü kokusu fena, rengi bozuk, pis, acı ve yakıcı bir akıntıdır. Bundan dolayı, bu halde bulunan kadınlara, tamamen temizleninceye kadar, Cenab-ı Hakk'ın yasağına uyarak yaklaşmamalıdır. Yani onlarla ailevi münasebette bulunmamalıdır. Kurtuluş doğruya uymaktır. Şu halde din tarafından da, tıp tarafından da yasaklanan ve insanında iğrendiği bu kötü işi muhakkak terketmek, insaniyet ve medeniyet icabıdır. Çünkü birçok hastalıklara sebep olduğu için normal yaratılışta olanlar, ondan büsbütün nefret ederler. Bu şekildeki kadınla münasebette bulunan erkekler de çok çeşitli iltihaplar ve hastalıklar meydana gelmektedir. Hayızlı ve Nifaslının Kanı Kesilince Gusletmesi Vacibtir. Hayız müddetinin en son müddeti olan, on gün geçtikten sonra, ister ilk defa hayız gören kadın olsun, isterse adetli bulunsun, yıkanmadan önce, ailevi münasebette bulunması helal olur. Yıkanana kadar münasebette bulunmaması müstehabdır. On günden daha az bir sürede kan kesilirse, yıkanana kadar veya üzerinden bir namaz vakti geçene kadar, münasebette bulunmak caiz olmaz. Çünkü namaz, ancak vaktin sonunda yıkanacak kadar bir vakit bulanın üzerine farz olur. Bir kadının hayız kanı, adetinden daha az bir sürede kesilmiş olsa, o kadın için münasebette bulunmak adeti geçene kadar, yıkanmış bile olsa mekruh olur. Fakat o kadının bu durumda, ihtiyaten namaz kılması ve oruç tutması gerekir. Fetevayı Hindiyye, Ank. Akçag Y. Hayızlı kadınla ailevi münasebette bulunmanın haramlığını bilerek kasten helal gören kimse kafir sayılır. Allah'ın yasakladığını helal saymakla ilahlıkda bulunmuş oluyor. Lohusa kadında aynıdır. Zira bu hallerde kadınla münasebet, kadına eziyettir ve tehlikelidir de... İslam kadını koruduğu için bunu yasaklamıştır. İbn-i Abidin, ist. Şamil 490.. Hayızlı kadınla bilerek kasten münasebette bulunmak büyük günahtır. Mecbur edilerek veya unutarak yapılırsa günah değildir. Tövbe lazım gelir. Bir veya yarım altın sadaka vermesi mendub olur. Ancak bilmeyerek hayızlıyla münasebette bulunursa İslam memleketlerinde şer'i hükümleri bilmemek özür değildir. Sorsun, araştırsın, öğrensin. Düğünlerde kız hayızlı ise, kocasına bunu bildirmesi gerekir. Ve erkeğinde hayzın bitimini beklemesi gerekir. Kız bildirmezse, erkekde beklemezse ikisi de mes'üldür. İbn-i Abidin, İst. Şamil Bir de düğünlerde kızdan çeşitli sebeplerden dolayı kızlık kanı gelmeyebilir. Bazı kızlık zarları kalın ve esnektir. Kanama olmayabilir. Bazen de kızlık zarı yırtılmasına rağmen kanama fazla olmayabilir. Çünkü her kadında kızlık zarının şekli, kalınlığı ve damar yapısı farklıdır. Böyle durumlarda kızı itham etmeden önce ihtiyatlı davranılarak önce doktora kontrol ettirilirse ailevi münasebetler, tamiri mümkün olmayan yaralardan önlenmiş olur... Kadın adet halini gizlediğinde günahkar olduğu gibi, adeti bittiği halde de bitmediği izlenimini vermekle de günaha girer. Zira, Hz. Peygamber "Allah, müfessile kadına lanet etsin. Onu rahmetinden uzak düşürsün" buyurdu ve Müfessile'yi şöyle tanıttı "Müfessile; kocası kendisini arzuladığı zaman, adet görmeye başlamadığı halde, "adet görüyorum" diyerek kocasını aldatan kadındır." M. Zevaid 4/296. El-Metalibü'l-Aliyyetü Hn 1559. Karı-koca, kadın hayızlı haldeyken rıza ile ailevi münasebette bulunurlarsa her ikisi de günahkar ve asi olacaklarından Tövbe-i Nasûh ile bir defa aynı hatayı işlememeksizin tövbe ve istiğfar etmeleri icap eder. Ve bir fakire sadaka vermeleri gerekir. Eğer bir taraf kendi rızası ile, diğer taraf da zorla kabul ederse, yalnız zorlayan taraf asi ve günahkar olmuş olur. Kadın İlmihali, H. Cemal Öğüt, İst. Bahar Y. Hayzın Bitimi ve Ailevi Münasebetin Helal Olması İçin Şu Üç Şey Gerçekleşmelidir Bir kadının her zamanki adeti tamam olup da, hayzın en çok müddeti olan 10 günden ve nifasın en çok müddeti olan 40 günden evvel bir zamanda kan gelirse, şu üç husustan biri tahakkuk etmedikçe, o kadına kocasının yakın olması helal olmaz. 1- O kadın boy abdesti almış bulunmalıdır, hatta bu boy abdesti ile namaz kılmamış olsa bile. Zira hayzın en az müddetinden sonra kanın kesilmesi, yıkanma zamanı demek ise de, bu zaman, hayızdan sayıldığından yıkanınca ondan kurtulmuş ve sonra da cinsi münasebette bulunmak ona helal olmuş olur. 2- Gerçekten özür sahibi olduğundan dolayı teyemmüm ederek namaz kılmış olmalıdır. Kıldığı namaz nafile de olsa olur. Bu teyemmüm namaz için yapılmış olmalıdır. Çünkü bu hususta yalnız teyemmüm etmek boy abdesti almak yerine geçmez. Halbuki boy abdesti böyle değildir. O namaz kılmak gibi bir yardımcıya muhtaç değildir. Çünkü asıldır. Teyemmüm ise aslın yerine geçen bir şeydir. 3- Kan kesildikten sonra yıkanmaya ve namazın ilk tekbiri olan "Allah-u Ekber" demeye ve bunların sonralarını, mesela yıkandıktan sonra elbiselerini giyinmek gibi şeyleri yapmaya vakit varken yıkanmayıp veya teyemmüm etmeyip ilk namaz vaktini geçirerek namaz, o kadının boynuna borç olarak kalmış olmalıdır. Bu halde o namaz vaktinin sırf çıkmasıyle, onun, kocasıyle münasebette bulunması -yıkanmış olmasa bile- helal olur. Çünkü o vaktin namazı, kadının boynuna borç olmuştur ki, bu da temizlik hükümlerinden bir hükümdür. Yani o kadın hükmen temizlenmiş demektir. Bundan dolayı, diğer şer'i hükümler de buna bağlı bulunduğundan, o hükümlerden birisi de kocasiyle cinsi münasebette bulunmasının helal olmasıdır. İbn-i Abidin, İst. Şamil Dürer Terc. İst. Eser , Önemli Bir Hatırlatma Müslüman kadınlardan bazıları, adetleri kesildikten sonra namaz kendilerine borç olmuyor zannederler. Ve, ne zaman boy abdesti alırsam o zaman bana namaz farz olur; ben de ondan sonra namazlarımı kılmaya başlarım, derler. Halbuki, bir kadının adeti sekiz gün olup, mesela cuma günü öğleden sonra adeti kesilse, eğer ikindi namazının vaktine kadar yıkanmak ve namaz kılmak mümkün ve zaman uygun olursa, o günün öğle namazı o kadına borç, yani farz olur. Bu namazı, dediğimiz gibi, o vakitte kılabilirse ne güzel, eğer vakit varken, yani zaman müsait iken yıkanmayıp namazı kazaya bırakırsa günahkar olmakla beraber o namazı sonra kaza etmek o kadına farz olur ve özürsüz namazı vaktinden geçirdiği için de tövbe etmesi gerekir. Kadın ilmihali, H. Cemal Öğüt, İst. Bahar Y. 6,11 7.. En doğrusu, bütün İslam erkekleri ve bilhassa bu temizliğe daha çok muhtaç ve mecbur olan İslam kadınları, zamanı gelince, özür ve rahatsızlıkları bilince şer'i bir engel de yoksa, hiç bir vakit geçirmeden derhal yıkanmaları gerekir ki, bu farzdır. O imanlı ruhlar bu kabustan, manevi kirliliğin en kötüsü olan bu durumdan kurtulmalıdırlar ki, rahmet meleklerinin sohbetine erişebilsinler. Hayzı on günden daha azda, nifas kanı kırk günden daha azda kesilen kadının yıkanmadıkça, yahut üzerinden bir vakit namaz geçmedikçe cinsi münasebeti helal değildir. Vakit geçerse helaldir. Hayız, on günden sonra da devam etse, hükmen temiz ve cünüb hükmündedir. Gurer ve Dürer Terc. İst. Eser , Yani, hayızdan temizlenmiş fakat yıkanmadığından cünüp hükmünde olduğundan cinsi münesebeti caizdir, namazdan da mesuldür. Adet günleri belirli bir kadının hayzi, adetinden daha az bir zamanda kesilirse yıkanmış bile olsa cinsi münasebet helal olmaz. Zira adet günlerinde hayzin tekrar gelmesi ihtimali fazladır. Böyle kadın, yıkanarak namazını müstahap vaktin sonunda kılar. Burada namazını müstahab vakte bırakması vaciptir. Ama hayızı adetinin tamamında kesilirse müstehap vakte geciktirmesi müstehab olur. Hayz, Adetinde normal vaktinde kesilirse, kadın ehl-i kitaptan olduğu takdirde cinsi münasebet derhal helal olur. Velev ki yeni hayız görenlerden olsun. İbn-i Abidin, İst. Şamil Hayzı, adetinde normal vaktinde kesildiğinde üzerinden bir namaz vakti geçerse ve namaz boynuna borç olduğunda, temiz kadınlardan olup cünüp hükmünde bulunduğu için yıkanmasa bile kocasının onunla cinsi münasebette bulunması helal olur. Mesela; Öğleden önce veya öğle vaktinin başında hayızdan kesilirse, ikindinin vakti girmedikçe cinsi münasebet helal olmaz. Çünkü öğle vaktinin sonunda bir namaz miktarı vakit geçince, namaz kadının boynuna borç olur. Namaz boynuna borç olunca kadın hükmen temiz sayılır. Cünüp hükmündedir. Ve münasebet bu vakitten sonra helal olur. Keza vaktin sonunda kesilir de hayzın kesilmesiyle ikindinin vakti arasında bir namazlık zaman kalırsa ikindinin vakti girdikten sonra münasebet caizdir. İki vakit arasında namaz kılacak kadardan daha az zaman kalırsa güneş batmadıkça münasebet helal olmaz. Çünkü ancak ikindi namazı güneşin batmasıyla kadına borç olmuştur. İbn-i Abidin, İst. Şamil , Kadının kanı, tam on günde kesilirse yıkanmadan kocasının ona yakınlık etmesi helal olur. İbn-i Abidin, İst. Şamil , Müslüman bir erkek gayri müslim bir kadınla evli olsa, hayızlı ve nisaflı günlerinde o kadınla münasebette bulunması müslüman erkeğe yasaktır. Kadın İlmihali, H. Cemal Öğüt, İst. Bahar Y. Hayızlı Kadın Pis Değildir Hayızlı kadının yatağını ayırmak kadına zulümdür. Yahudiler, böyle kadınların yataklarını ayırdıkları gibi, aynı sofrada yemek bile yemezlerdi, havlularını dahi ayırırlardı. Cahiliye arabları da böyle davranırlardı. İbn-i Abidin, İst. Şamil Hristiyanlar da böyle kadınlarla Yahudilerin aksine ailevi münasebette bulunuyorlardı. İslam akla ve tıbba uygun olan kadını koruyucu yolu tavsiye ediyor. Hz. Aişe r. anha anlatıyor "Ben ay halinde iken, Rasul-i Ekrem hazretleri mübarek başını kucağıma yaslar, sonra Kur'an okurdu." Buhari.. Cünüp ve Hayızlı Kadın Çocuğunu Emzirebilir mi? Emzikli bir kadın, adet halinde çocuğunu emzirebildiği gibi cünüp iken de emzirebilirse de cünübken mecbur kalmadıkça emzirmemesi daha iyidir. Bu hususta ihtilaf yoktur. Günümüz Meselelerine Fetvalar, Halil Gönenç, İst. İlim Y. Abdestli kadının çocuğunu emzirmesi abdesti de bozmaz. Abdestli emzirmek daha iyidir. Hayız Kanı Bulanmış Elbiseyi Temizlemek Ebubekir kızı Esma r. anha'dan yapılan rivayette diyor ki "Bir kadın peygamber Efendimize gelerek dedi ki "Bizden birinin elbisesine ayhali kanından dokunuyor, ne yapmalıyız?" Efendimiz ona şöyle buyurdu "Kanı kazıyıp atarsın, sonra su ile çitilersin, sonra da üzerine bol su dökersin ve onunla namaz kılarsın." Buhari, Hayız19. Müslim, Hacc382.. Tıp İlminin Bu Konudaki Tavsiyeleri "Aybaşı zamanında çamaşır değiştirmeye ve vücut temizliğine çok dikkat etmek lazımdır. Bu durumdaki kadının günü gününe yıkanması suretiyle, vücut temizliğine diğer zamanlardan daha çok itina etmesi gerekir. Bir kadın, müstesna vakalarda birkaç defa, fakat normal zamanlarda günde bir defa tenasül organlarım iyice yıkamak zorundadır. Yıkanmadan önce idrarını boşaltmak icabeder. Tenasül organlarına mümkünse lavanta çiçeği gibi kokular sürmek lazımdır. Çünkü lavanta çiçeği vücut kokusunu en iyi örten bir vasıtadır." Dr. Frits Kahn, Tercüme Prof. Dr. Tevfik Remzi, Tenasül Hayatımız, Bazı tembel ve miskin kimselerin yaptıkları gibi halk arasında pis kokuları yaymak ve halkı rahatsız etmek İslamiyete aykırıdır. Cehaletten doğan ve dinimize de şiddetle aykırı olan bu gibi adet ve davranışları terketmek her müslümanın vazifesidir. Ayrıca yıkanma amacıyla veya temizlik düşüncesiyle bazı hanımlar vaginaya ellerini sokarak yıkamaya kalkışırlar. Eller her zaman mikrop taşıyan organlardır. Sonra tırnaklar vaginayı ve rahim ağzını tahriş edebilir. Bu sebeple eller gelişi güzel içeriye sokulmamalıdır. Zaten rahim ağzından salgılanan sıvı hazneyi temizler. Nasıl başaşağı tutulan bir bardak içerisinde birşey kalmıyorsa, vaginada da fazla birşey kalmaz, akar.
Sağl el; bereket; güç, kuvvet ve güzel mevki, yaralayıcı; kişinin bir haberi kuvvetlendirmek veya bir işi yapıp yapmamak hususundaki azım ve iddiaya güç vermek için Allah`a kasem ya da boşama ve köle azadı gibi bir şeye bağlamak suretiyle akit etmesi anlamında bir fıkıh terimi. Yeminler önce Allah adına edilenler ve Allah'tan başkası adına edilenler olmak üzere ikiye ayrılırlar. Allah adına edilen yeminler de kendi aralarında taksime tabidirler. Allah adına edilen yeminler Kasem suretiyle Allah adına yeminler "Allah" ya da "Izzet, celal, azamet" gibi zati sıfatlarının başına "ba, va, ta" harflerinin birisini getirmek suretiyle yapılır Mevsılî, IV, 49, 50; Şirbinî, Muğni'l-Muhtaç, IV, 320, 312. Müslümanlar arasında en çok kullanılan yemin yafızları "Vallâhi, billâhi ve tallâhi" sözcükleridir. Allah'ın isim ve zatî sıfatlarının dışında hiçbir şeye yemin edilmez. Hanefilere göre, Nebi, Kur'ân, Kâbe gibi Müslümanlarca kutsal olan varlıklar adına da yemin edilmesi caiz değildir Kâsânî III, 5-10; Merginânî, el-Hidâye," II, 72; Mevsıli; IV, 51. Imam Şâfiî, Imam Mâlik ve Imam Ahmed b. Hanbel'e göre Kur'ân, Kur'ân âyetleri ve Mushaf adına edilen yeminler mûteberdir. Bozulması halinde keffareti gerektirir Ibn Kudâme, el-Muğnî, XI,194,195. Hanbelîlere göre Kâbe ve diğer yaratıklar adına yemin etmek caiz değilse de, Peygamber adına yemin etmek caizdir. Bozulması keffareti gerektirir Ibn Kudâme, XI, 210. Yeminin mûteber olması için mutlaka arapça olması şart değildir. Diğer dillerle de yemin edilebilir. Kaynaklar farsça bazı tabirlerle yemin edilebileceğine işaret etmişlerdir bkz. Merginânî, II, 74; Fetâve'l-Kâdihan, II, 7; el-Fetâve'l-Hindîye, II, 57. Buna göre Türkçe'de kullanılan "yemin ederim, kasem ederim, and içerim" gibi sözler de yemin sayılır. Ancak "mukaddesâtım adına, şerefim üzerine and içerim" gibi sözlerin yemin olmaması gerekir. Çünkü Allah'ın adı veya sıfatları adına yapılmamıştır. Merginânî, hangi sözlerle yemin edip edilemeyeceğinin örfe bağlı olduğunu söylemektedir Merginânî, Bu sözcükler bugün ülkemizde bazı ortamlarda yemin için mâruf hale gelmişlerse de yaygın bir örf saymak mümkün değildir. Bunların dışında, kişinin mübah olan bir şeyi kendisine haram kılması veya birşeyi yaptığı ya da yapmadığı takdirde, yahudi, hristiyan vs. olacağını yemin kasdıyla söylemesi de bir yemindir Merginânî, II, 74; Mevsilî, IV, 52, 53. Imam Şâfiî, Imam Mâlik ve Ahmed b. Hanbel'den nakledilen bir görüşe göre bu tür sözler yemin sayılmaz, dolayısıyla bozulması durumunda keffaret gerekmez Ibn Kudâme, a, XI, 199, 200; Şirbinî, Muğni'l-Muhtâc, IV, 324; Vehbe ez-Zühaylî, el-Fıkhu'l-Islâmî ve Edilletühû, III, 344. Allah adı anılarak edilen yeminler ğamûs, lağv ve mün'akıde olmak üzere üç çeşittir Ğamûs yemin Ğamûs yemin; geçmişteki veya bu zamandaki bir olayın ilgili olarak, bile bile yalan yere yemin,etmektir. Mesela bir kimsenin, borcunu ödemediğini bildiği halde "ödedim" diye veya hâli hazırda cebinde parası olduğu halde parasının olmadığını söyleyerek yemin etmesi birer ğamûs yeminidir. Böyle bir yemin büyük bir günahtır. Allah Imran suresinin 77. âyetinde; "Allah'a karşı verdikleri sözü ve yeminlerini az bir paraya satanlara gelince; işte bunların ahirette bir nasibi yoktur. Allah kıyamet günü onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için elem verici bir azap vardır" buyurmaktadır. Eş'as bin Kays'ın bildirdiğine göre, bu âyet kendisine ait bir kuyuda amcasının oğlunun hak iddia etmesi ve onun beyyine getirmediğini takdirde amcası oğlunun yalan yere yemin edebileceğini söylemesi üzerine nazil olmuştur Ebû Dâvud, Sünen, Eymân, 1; Ibn Kudâme, XII, 122. Hz. Peygamber bir çok hadisinde yalan yere başkasının malını almak için yemin etmenin Allah'a ortak koşmak, adam öldürmek, anaya babaya isyan etmek gibi büyük günahlardan olduğunu, böyle yemin edenlerin Cennet'ten mahrum olup, Cehennem'i hak ettiklerini, dolayısıyla oradaki yerlerine hazırlanmaları gerektiğini haber vermektedir bkz. Buhârî, Eyman, 16, 18, el-Mürteddin, 1; Müslim, Iman, 220, 221; Ebu Dâvud, Eyman, 1 ; Tirmizî, Büyü, 42; Ibn Mâce, Ahkâm, 7; Ahmed b. Hanbel, I, 379, 442, V. 211, 212; Zeylâî, Nasbu'r-Râye, III, 292, 293. Hanefi, Hanbelî ve Malıkilere göre ğamûs yemininden dolayı keffaret yoktur. Yemin eden kişi Allah'tan af dilemeli, tevbe istiğfar etmelidir. Çünkü bu yemin Allah'a karşı büyük bir cür'ettir, onu hafife almaktır; böyle büyük bir günahın keffaretle giderilmesi mümkün değildir. Hz. Peygamber bir hadisinde beş şeyden dolayı keffaret olmadığını söylemiş ve kişinin uymak zorunda olduğu yemini bunlardan saymıştır Şevkânî, Neylü'l-Evtar, VIII, 264. Buradaki kefaretin olmayışından maksat, bu yeminin günahını kefaretin silemeyeceğidir. Kâsanî v. 587/1191 tevbe ve istiğfarın, ğamûs yemininin keffareti olduğunu söylemektedir Kâsânî, III,15. Şâfiîlere göre bu yeminden dolayı keffaret gerekir Merginânî, II, 72; Ibn Kudâme, XI, 178; Şirbinî, IV; 325. Lağv Yemin Lağv yemini Hanefilere göre-yanlışlıkla edilen, yani sahibinin söylediği sözün hakikat dışı olduğu halde, doğru olduğunu zannederek ettiği yemindir. Bu yemin de hem geçmiş ve hem de şimdiki zamanla ilgili olabilir. Meselâ borcunu ödemediği halde, ödediğini zannederek, veya cebinde para olduğu halde olmadığını zannederek yemin eden kişinin ettiği yemin, lağv yemindir Kâsânî, III, 17; Merginânî, II, 72; Mevsılî, IV, 46. Hanefîlerin bu anlayışı bir çok sahabe ve tabiinden nakledilmiştir bkz. Zeylâi, Nasbu'r-Râye, III, 293. Şâfiîlere göre lağv yemini, konuşma esnasında kasıt olmadan insanın ağzından çıkan "hayır vallahi, evet vallahi" gibi yeminlerdir Şirbinî, IV, 324, 325. Lağv yemininin bu şekildeki izahı Hz. Âişe tarafından Hz. Peygamber'den nakledilmiştir Buhârî, Eyman,15; Ebû Dâvud, Eyman, 6. Hz. Peygamber'den lağv yemini için başka izahlar da rivâyet edilmiştir. Meselâ bir hadiste "Âtıcıların yemini lağvdır, onun için keffaret yoktur" buyurmuştur Heytemî, Mecmua'z-Zevaid, IV, 185. Alimler kendi anladıkları lağv yemininden dolayı günah ve keffaret olmadığında hemfikirdirler. Çünkü Allah lağv yemininden dolayı kulunun muaheze edilmeyeceğini bildirmiştir Mâide, 5/89. Şâfiiler, Hanefilerin lağv yemini dedikleri yeminleri bu grup içinde kabul etmedikleri için, doğru zannedilerek edilen yeminlerden dolayı da kefaretin gerekli olduğu kanaatindedirler. Mün'akıde yemini Mün'akide yemini bir şeyi yapmak veya yapmamak için edilen yemindir. Bu yemin gelecek ile ilgilidir. Bir kimsenin "yarın falan yere gideceğine" veya "falan kişiyle bir daha konuşmayacağına" yemin etmesi bu kabıldendir. Mün'akide yemini kendi arasında, mürsel, muvakkat ve fevr olmak üzere üçe ayrılır 1- Mürsel yemin Bir fiili yapıp yapmamayı zamana bağlamadan edilen yemindir. Meselâ, bir işi yapacağına yemin eden ama bunu zamana bağlamayan kişinin ettiği yemin mürseldir. Ölüm anına kadar ettiği şeyi yapıp yemininden kurtulabilir. Belirli bir sürenin geçmesi ile yemini bozmuş sayılmaz. Bu yemine "mutlak yemin" de denilir. 2- Muvakkat yemin Bir zamana bağlı olarak edilen yemindir. Bu yemin, filin bağlandığı zamanla kayıtlıdır. Zamanın dolması ile yeminin hükmü sona erer. Meselâ bir meyveyi üç gün yemeyeceğine yemin eden kişi, üç gün dolduktan sonra o meyveyi yese yeminini bozmuş sayılmaz. Belirli bir süre içinde bir şeye yapmaya yemin eden kişi o kişi ön gördüğü süre içinde yaparsa yemininden kurtulmuş olur. O süre içinde yapmazsa, daha sonra yapsa bile yeminini bozmuştur; keffaret ödemesi gerekir. Şayet yemin eden kişi süre dolmadan ölürse, Ebû Hanife ve Muhammed'e göre yeminini bozmuş olmaz. Ebû Yusuf'a göre bozmuş olur. Bu yemine "mukayyed yemin" de denilir. 3- Fevr yemin Bir sebebe bağlı olarak edilen yemindir. Başka deyişle; kendisi ile gelecek değil şimdiki zaman kasdedildiğine karıneler bulunan yemindir. Bir soruya cevap verirken edilen yemin bu kabıldendir. Meselâ yemek yiyenlerin yanlarına gelen birisine "buyur ye" demelerine karşılık onun "vallahi yemem" demesi fevr yeminidir. Gelecekle değil o anla ilgilidir. Dolayısıyla daha sonra bir şey yemesi ile yeminini bozmuş olmaz Tahânevî, Keşşafu Istılahâti'l-Fünûn, II, 1549, 1550; Muhammed Ravas Kal'acî, Hamid Sadık Kuneybî, Mu'cemu Lüğâti'l-Fukahâ, 514. Mün'akide yemininde yeminin gereğini yapmaya berr, yapmamaya bârr, yemini bozmaya hins, bozana da hânis denilir. Bu türden bir yeminin gereğini yapan kişi yemininden kurtulmuş olur. Yemininde hânis olan kişiye ise keffaret gerekir. Yeminde aslolan ona sadakat göstermektir. Ancak bu, yemin edilen şeyin dinî hükmüne göre farklılık gösterebilir. Yemine sadakat gösterme konusunu alimler beş grupta ele almışlardır 1- Uyulması vacipolan yeminler Farz olan bir ibadeti yapmak veya masum bir insanı ölümden kurtarmak, ya da bir haramı terk etmek için yapılan yeminleri yerine getirmek farzdır. Çünkü Hz. Peygamber "Âllah'a itaat etmek üzere yemin eden kişi itaat etsin" buyurmuştur. Bu kabılden olan bir yeminin gereğini yerine getirmeyen kişi günahkar olmuştur; tevbe ve istiğfar etmesi icab eder, ayrıca yemin keffareti ödemesi gerekir. 2- Edilmesi haram, uyulmaması cevap olan yeminler Bir farzı terk etmek veya bir haramı işlemek için yemin etmek haram bir yemindir, bozulması farzdır. Dolayısıyla, meselâ ana babası ile konuşmamaya yemin eden kişi, onlarla konuşacak, yani yeminini bozacak ama yemin keffareti ödeyecektir. Ayrıca haram birşeyi yapmaya yemin ettiği için tevbe istiğfar edecektir. Hz. Peygamber; Bir şeye yemin edip de, başkasını daha hayırlı gören kişi yemininden dolayı keffaret ödesin, sonra da o hayırlı olan şeyi yapsın"buyurmuştur Nesâî, Eyman, 41; Ebû Dâvud, Eyman, 12. Bir başka hadiste de şöyle buyurulmuştur "Rabbe isyanda, sılayı rahmi kesmekte ve mâlik olmadığın şeyde sana yemin de, nezir de yoktur" Ebû Davud Eyman, 12; Nesâi, Eyman, 17; Ibn Mâce, Keffaret, 8; Ahmed b. Hanbel, II, 185, 202. Şâ'bî'ye göre haram bir fiili işlemek üzere yemin eden kişi yeminini bozar, yani o haramı işlemez. Ayrıca keffaret ödemesine de gerek yoktur. Çünkü Hz. Peygamber kişinin haramı işlememesinin yeminine keffaret olduğunu söylemiştir Ebû Davud, Eyman, 12. Hanefiler mün'akide yemininden dolayı kulların sorumlu tutulacağı bildiren âyetin zahirine dayanmaktadırlar Mâide, 89. 3- Uyulması mendup olan yeminler Bir maslahata müteallik olan yeminlerdir. Yapılması mendup olan bir fiili işlemek için edilen bir yemine uymak da menduptur. Böyle bir yeminin bozulması mekruhtur, keffaret gerekir. 4- Mübah olan yeminler Mübah olan bir işi yapmak veya yapmamak, ya da doğru olan bir haber üzerine yemin etmek mübahtır. Böyle bir yeminin bozulması efdaldır. Bozulursa keffaret gerekir. 5- Mekruh olan yeminler Mekruh olan bir fiili işlemek veya mendubu terketmek için yemin etmek mekruhtur. Alış veriş esnasında yemin etmek de mekruhtur. Böyle bir yeminin bozulup keffaret ödenmesi efdaldır. Yemine sadakat ise mekruhtur Kâsânî, III, 17, 18; Ibn Kudâme, el Muğnî, II, 167; Necati Yeniel-Hüseyin Kayapınar, Süneni Ebû Davud Terceme ve Şerhi, XII, 236. Hanefî ve Malıkilere göre unutarak, hataen, ikrah yoluyla ve yemin kasdı olmadan edilen yeminler mûteberdir. Çünkü yukarıda işaret edilen ayet mutlaktır. Yeminin kasda dayanıp dayanmaması konusunda bir kayıt mevcut değildir. Ayrıca Hz. Peygamber bir hadisinde; yemin, talak ve nikahın ciddisinin de, ciddi sanıldığını haber vermişlerdir Ebu Davud, Talak; 9; Tirmizi, Talak, 9; Ibn Mâce, Talak, 13; Kâsânî, III,18; Vehbe ez-Zühaylî, el-Fıkhu'l-Islâmî ve Edilletuhû, III, 367. Şâfiî ve Hanbelîlere göre yeminini unutarak bozan kişi, yemininde hânis sayılmaz. Dolayısıyla kendisine keffaret icab etmez. Delilleri, kulların hataen yaptıklarından dolayı günah olmadığını bildiren ayetle Ahzab, 5 Müslümanların hatâen, unutarak ve ikrah yoluyla işlediklerinden dolayı sorumlu tutulmayacaklarını bildiren hadistir Ibn Mâce, Talak, 16. Ikrah yoluyla yeminini bozan kişi, Ebû Hanife ve Mâlik'e göre keffaret öder; Ahmed b. Hanbel e göre ödemez. Imam Şâfiî'den ise bu konuda iki ayrı görüş nakledilmiştir Ibn Kudâme, XI, 177, 178. Yemin edildikten sonra hemen peşinden "inşallah" denilirse, bozulması halinde keffaret gerekmez. Çünkü Hz. Peygamber "Yemin edip de istisna eden Inşallah diyen isterse, döner,isterse yemini bozmadan terk eder" buyurmuştur Ebû Davud, Eyman, 9; Nesâî, Eyman,18; Ahmed b. Hanbel, II, 6, 49. Ancak bu hükmün geçerliliği yeminle "inşallah" demenin arasında konuşulmamasına veya konuşacak kadar susulmamasına bağlıdır. Ibn Kudame'nin bildirdiğine göre "inşallah" denildiğinde kefaretin gerekmeyeceğinde dön mezhep müttefiktir Ibn Kudâme, XI, 227.
anahtar kelime eril. fırsatın varsa uçarak yoksa koşarak uzaklaş, keh keh. önüne bir kitap koyun, sizden istemezse koşarak uzaklaşın. astrolojiye inanıyorsa, dedikodu yapıyorsa, büyüklerine karşı saygısızsa, herhangi bir sanat kültürü yoksa, kitap okumuyorsa, siyasetten anlamıyorsa,bir hobisi yoksa, bencilse,survivor ya da masterchef izliyorsa,erkek seçimi paralı, kültürsüz ve mağara adamı kılıklı tiplerse, cinselliği orgazm olma haricinde bir çıkar ya da erkeği yönetme kapısı olarak görüyorsa,instagram'da normalde kimsenin sikinde olmayan şeyler paylaşıyorsa o kadın boş burada kadınlarla ilgili kanayan bir yaraya parmak basmak isterim. öncelikle "aga, abi" diye mesajlar geliyor. cinsiyetim dişi. yıllardır da çoğunlukla kadınlarla çalışıyorum ve iş yapıyorum. yeteri kadar gözlemleme fırsatım oldu diye düşünüyorum. o yüzden böyle genellemelerle geldim. tabii ki bunlar benim şahsi fikrime dayanan düşüncelerdir. haliyle üzerinize alınmak zorunda değilsiniz. bahsettiğim özellikler ne yazık ki ülkemizdeki kadınların bir kısmında gözlemlenen durumlar. çünkü kadınlar birbirini çok etkiliyor ve bir süre sonra birbirine benzeyen bir sürü ve bazen tek tip kadınlar ortaya çıkıyor. birbirleriyle de durmak bilmeyen bir yarış içerisinde oldukları için; bu tutumları onları daha çok paraya ve popülerliğe ulaşma çabası içerisinde komik ve kötü durumlara düşürebiliyor. halbuki, toplum içerisinde saygı görmek için -cinsiyet fark etmez- saygı duyulan özelliklere sahip olmak gerekir. çoğu kadına "güzel olmak mı yoksa akıllı olmak mı?" diye sorsanız, dürüst bir cevap verdiklerinde çoğunluğu güzel olmak diyecektir. çünkü kozmetik ve moda sektörü en güzel kadını en değerli kadın olarak gösterir. halbuki birilerinin şunu da söylemesi lazım aynı anda hem çok güzel, hem de akıllı olabilirsin. ikisinin birlikte var olacağı fikri kadınlara yeterince benimsetilmiyor. güzel olan kadın aynı zamanda akıllı olmak için çaba harcamıyor çünkü tek başına güzelliğin ona yeteceği algısına sahip. akıllı kadın ise sürekli aklıyla övüldüğü, kadınlığına ve güzelliğine yeterince ilgi gösterilmediği için aklını daha çok geliştirmeye yöneliyor. halbuki fitness'a, kozmetiğe ve modaya yeterli bir zaman ayırıp, diğer zamanlarda da kendilerine yatırım yaptıklarında benim "üst kadın" demeyi sevdiğim bir tür ortaya çıkıyor ve öyle kadınlara hayran kalıyorum. kadınlar bana göre kadın hakları ve kadının toplumdaki yeri konusunda şunu anlamalılar kadınlar kendi ekonomik bağımsızlıklarını kazandıkları an güçlü olurlar; bir erkekle sırf parası için evlendikleri zaman değil. kadınların toplumda daha çok saygı ve güç kazanması için saçma sapan uğraşlardan uzaklaşması gereklidir. her iş kolunda kadınlar çoğaldığında, aynı zamanda belirli bir entelektüel birikime ve eğitim seviyesine ulaştıklarında işte o zaman biz kadın haklarını ve kadının toplumdaki yerini konuşmak zorunda kalmayacağız. hepimiz güzel, bakımlı ve akıllı olabiliriz. ama astrolojiyle, iq düşüren acun programlarıyla, instagram kızlarının durmadan götünü paylaştığı fotoğraflarla biz bir arpa boyu yol gidemeyiz. sonra ne kadar bağırırsak bağıralım sesimizi duyuramayız. şunu çok net söyleyeyim kadınların istediği hakları onlara erkekler vermeyecek. asla. biz şanslıydık, çünkü atam bize haklarımızı altın tepsiyle sundu. ama biz bu hakları kendi emeğimizle kazanmadığımız için değerini yeterince bilemedik. şimdi aynı savaşın içine tekrar giriyoruz ve bu haklar bize bir daha altın tepsiyle sunulmayacak. bu yüzden toplumda yer edinecek akıllı ve donanımlı kadınlara ihtiyaç var. buna da her kadın kendi kişisel devrimini gerçekleştirdiğinde ulaşabiliriz. yani yukarıdaki özelliklerden arınarak. son olarak şunu söyleyeyim yukarıda yazdığım şeyleri en çok erkekler beğeniyor biliyor musunuz? başlığı okuyanlar çoğunlukla erkek, biliyorum ama bunların dillendirilmesi hoşlarına gidiyor. bu ülkede kadınlara büyük haksızlıklar yapılıyor ama bazen o haksızlıklar erkeklere de yapılıyor, bunun farkında olmak lazım. mesela-siz bir iş sahibi değilken size bakacak zengin erkek arayamazsınız. o erkek sizin anneniz değil, babanız değil. aslında size bakmak zorunda da değil. yiyici değil, üretken olmak bir insanın topluma en büyük yararıdır. -siz kültürlü değilken kültürlü erkek arayamazsınız çünkü sizinle konuşacak bir konu bulamaz. -sizin bir hobiniz yoksa "ben sanatçı erkeklere düşüyorum yhaa" diyemezsiniz. bir sanatçıyla birlikte olmak için tabii ki sanatçı olmak gerekmez ama onun sanatını anlayacak göze de sahip olmak gerekir. -siz kendinizden başka kimseyi düşünmüyorken, bir erkeğin sizden başka bir şey düşünmemesini de bekleyemezsiniz. vs. vs. daha fazla uzatmayayım. yalnız şu astroloji saçmalığına da inanmayın artık, rica ediyorum. futboldan anlıyorsa boş biridir. boş kız yoktur açılmamış paket vardır hele siz bir konuşmaya başlayın kim bilir neler biliyordur. tüm gün instagrama story atıyorsa,yaptığı her şeyi milletin gözüne sokuyorsa,gündemden bihaberse,sürekli dedikodu yapma sağı solu çekiştirme peşindeyse,hep şöyle içtik böyle içtik muhabbeti yapıyorsa maddeler hem erkek hem kadın için geçerlidir. çoğaltılabilir fakat özet geçiyorum survivor, masterchef gibi şeylerden bahsediyorsa, kız veya erkek fark etmez; boştur. erkeklerin ilgisini en çok çeken odur zaten. bakışları ve kalabalığı takip edin. hey allam yaa fikri olmasın, sesi çıkmasın, itiraz etmesin diye debelenirken bu neyin başlığı ola ki? aşırı dedikodu yapması, başka kadınlar hakkında kötü konuşması ve onları kıskanması, başkalarına göre yaşaması, kendini geliştirmemesi gibi şeyler boş olduğunu belirler. yeri geldiği zaman oturup ciddi şeyler konuşabileceğin hiç bir insan boş değildir. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.
bir kızı bozup terketmek günahı